11 Ekim 2018 - Perşembe
Süreçle ilgili nasıl yol izleyeceğimizi konuştuğumuz ilk toplantımızı Baran Güler, Gizem Yağız Hocalarımızın ve üyelik formunda Dramaturgi ekibinde yer almak istediğini belirten üyelerimizin katılımıyla gerçekleştirdik.
26 Ekim 2018 - Cuma
İkinci toplantımızda Gizem Yağız hocamızın katılımıyla birlikte dramaturgi taslağımızda bulunan başlıklar üzerinden belirli bir düzen içerisinde belirlediğimiz Anton Çehov’a ait olan Martı eserini analiz etmeye başladık. Oyundan edindiğimiz genel bilgileri, eserin yazıldığı dönemin toplumunu önceden hazırlık yaptığımız bilgiler eşliğinde inceledik. Türkiye’de Martı oyununun belli başlı temsilleri üzerinde duruldu ve bunlar hakkında bilgi paylaşımında bulunuldu.
Metnin kültürünü anlayabilmek adına dönemine, milletine özgü bir takım özellikler konuşuldu. Rus isimlerinin sıralanışı irdelendi.
Martı’nın tiyatro tarihi içindeki konumu, toplumun o zamanki Martı algısıyla şimdiki dönemde nasıl anlaşıldığını, farklarını ve bu farklılığın nedeni üzerinde duruldu. Rusça isimlere sahip karakterlerin adlarını ezberlemeyi geçelim, telaffuz etmekte bile zorlansak da pes etmedik..
7 Kasım 2018 - Çarşamba
Dramaturgi ekibi olarak Gizem Yağız hocamızın eşliğinde Martı’nın üçüncü adımına geçildi.
Eserin yazarı Anton Pavloviç Çehov’un özgeçmişine, dünya görüşüne, sanat ve tiyatro anlayışına değinildi. Genel olarak Martı eserinde yazarın diğer yapıtları arasında nasıl bir ruh halinin hakim olduğunu tartıştık.
Toplantıya katılım gösteren üyelerin fikirleri dinlendi ve elde edilen farklı bakış açılarından aslında eserin ne kadar spesifik olduğu ortaya konmuş oldu.
20 Kasım 2018 - Salı Karakterler üzerinde odaklandığımız dördüncü toplantımızda karakterleri daha da ayrıntılı bir şekilde işlemeye koyulduk. Eserde en baskın tema olarak yer alan iletişimsizlik unsuru ve bu unsurun karakterlerin birbirlerine olan etkisi üzerinde tartışıldı. Karakterlerin iç dünyası irdelendi. Davranışlarının altında yatan hislerin, amaçların özüne inmeye çalıştık. Treplev karakterinin Nina’ya karşı hissettiği derin sevginin aslında annesiyle benzer özellikleri taşıyan Nina’yı yine annesi Arkadina’yla özdeşleştirmiş olabileceğinden kaynaklanma ihtimali bunlardan biriydi. Her karakter üzerinde konuşurken ortamı biraz dedikodu havası sarsa da Uğurcan’ın Medvedenko aşkını dinlemek ve Treplev’i “ergen” olarak nitelendirmek bizi bir süre kahkahalara boğdu. Kitabın temel sembolü olarak kabul gördüğümüz martıyı, temayı ve kitabın ana amacını irdeledikten sonra Anton Çehov’un Martı dramaturgisi burada tamamlanmış oldu. Şimdi sıra bir diğer yolculukta...
Anton ÇEHOV - MARTI (DRAMATURGI ÇALISMASI)
Comments