Bu haftaki kitabımız yine William Shakeapeare'den Venedik Taciriydi. Bu sefer Dramaturgi atölyesi sakinleri olarak atölyemizi kampüs dışında yaparak daha eğlenceli hale getirmek istedik tabii bu fikir yeni değildi. Daha önceki haftalarda da bu girişim yapılmıştı fakat hava koşulları ve benzeri sebeplerden dolayı başarılı olunamamıştı. Bir Dramaturg adayının hava koşulları ne olursa olsun bundan etkilenmemesi gerektiğini "Yel kayadan toz alır" sözüyle Mir'imiz bize öğretmişti. Teoride her ne kadar bu sözün anlam ve önemini anlamış olsak da uygulamaya geçiremediğimiz için önceki haftalarda atölyemizi dışarıda yapamamıştık. Ancak bu hafta atölyemizi dışarıda yapabildik. Atölyemize Venedik Taciri hakkında konuşarak başladık. Arkadaşımız Merva'nın bize söyleyecek olduğu birkaç çift söz olması sebebiyle -aynı zamanda erken gitmesi gerekiyordu- ilk olarak kendisi bize Venedik Taciri'nin özetini anlattı. Biz bu özeti dinlerken hasta arkadaşımız -fiziksel olarak(grip)- Sude kendisine aşk çayı söyledi. Sanırım Venedik Taciri'nde tanık olduğumuz aşklar onu etkilemişti. Ama biz duyarlı Dramaturg adayları olarak Shylock'un yaşadığı durumlardan daha çok etkilenmiştik. Ardından hepimiz çevremizdeki insanlar tarafından uğratıldığımız bazı haksızlıkları anlattık. Konu nasıl oraya gitti bilmiyorum ama Sude ve Mir'imizin aileleri hakkında ilginç bilgiler de öğrendik. Daha sonra Mir'imiz lisede yaşadığı haksızlıkların dışa vurumu olarak yaptığı bir eylemi bize anlattı. Bu eylem bir hastanenin duvarına Shakespeare'in bir şiirinden alıntı olan "Bir tek ölüm paklar beni" dizesini yazmasıydı. Ki bunu da tam olarak başaramayan Mir'imiz Shakespeare yerine "Shakespare" yazmıştı. Olsun biz Mir'imizi böyle de seviyoruz. Atölyemizde Venedik'in o zamanki sosyal durumunu, kitaptaki sembolleri ve dramaturgi raporumuzu yazarken dikkate aldığımız diğer başlıkları da tartışmayı unutmadık. Ardından, önceki haftanın Dramaturgi raporunu gözden geçirdik ve bir arkadaşımızın yazması gereken yeri yazmayı unuttuğunu fark ettik. Arkadaşımızı hep birlikte videolar ve mesajlar yollayarak güzelce uyardık. Daha sonra aramızdan erken ayrılması gereken Talya arkadaşımızı üzülerek uğurladık. Aradan çok zaman geçmeden biz de her güzel şeyin bir sonu olması gerektiğine kanaat getirdik ve vedalaşarak atölyemizi sonlandırdık
-Ahmet Tekbaş-
Dramaturgi raporu için tıklayın.
Comentários